• Yapay zeka ve blokzinciri “mükemmel bir ikili” ve “bir elmanın iki yarısı” olarak tanımlayan Dönmez, blokzincirin yapay zekaya güven ve şeffaflık katabileceğini, yapay zekanın ise potansiyel olarak blokzincirin verimlilik, ölçeklenebilirlik ve uyarlanabilirlik gibi sorunlarını çözebileceğini ifade etti.
• Dönmez yapay zekanın çok iyi bir asistan olabileceğini ama bir lider, öğretmen ya da terapist olamayacağını düşündüğünü ifade ederek, yapay zekanın insan zekası liderliğinde kullanılması durumunda gerçek potansiyeline ulaşabileceğini belirtti.
• Binance Türkiye Genel Müdürü Mücahit Dönmez, AI Tomorrow Summit’te yaptığı çarpıcı konuşmada, insanımızın kripto varlıklara gösterdiği yoğun ilgiyi, potansiyeli çok daha geniş olan blokzincir teknolojisine de taşımasını arzu ettiğini vurguladı.
Türkiye’nin yapay zeka ekosistemindeki en önemli buluşmalarından biri olan “AI Tomorrow Summit”, 22-23 Mayıs tarihlerinde JW Marriott Ankara’da gerçekleştirildi. Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) tarafından organize edilen ve 2022 yılından bu yana Londra, Prag, Lefkoşa ve OECD Paris gibi merkezlerde de düzenlenen zirvenin ilk gününde, AIPA Kurucusu ve Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda Binance Türkiye Genel Müdürü Mücahit Dönmez, yapay zeka ve blokzincir teknolojilerinin geleceği hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Dönmez, yapay zekanın getireceği dönüşümü ele alırken, insan beyninin üstünlüğüne vurgu yaparak, teknolojinin mevcut sınırlarına dikkat çekti.
Yapay zeka iş gücünü nasıl etkileyecek?
Yapay zekanın insanları işsiz bırakacağına dair endişelere yanıt veren Dönmez, insan beyninin üstünlükleri ile bu teknolojinin birleştirilmesine odaklanmanın doğru olacağını belirtirken, yapay
zekanın henüz yapamadığı şeylerin altını çizdi. 1958 yılında Cahit Arf’ın “Makine düşünebilir mi ve nasıl düşünebilir?” başlıklı makalesine atıfta bulunan Dönmez, “Makineler karmaşık görevleri
yerine getirme noktasında oldukça yetenekli olabilir ancak yeni fikirler ortaya çıkarma, sezgi oluşturma ya da duygu deneyimleme yeteneklerinden yoksunlar.” dedi. İnsan sezgisinin gücüne bir başka örnek olarak beyin cerrahı Monica Maldonado’nun bir sunumuna atıfta bulunan Dönmez, Maldonado’nun, “MR sonuçlarında bir anomali gördüğünde bazen sadece sezgilerime dayanarak beyin tümörü teşhisi koyabiliyorum, ancak bu içgüdüsel alarm sisteminin makinelerde ve yapay zekada bulunmadığını” ifade ettiğini anımsattı.
Dönmez, MIT’nin araştırmalarına dayanarak 3 yaşındaki bir çocuğun bile en gelişmiş yapay zeka sistemlerinin yapamayacağı kadar karmaşık sosyal çıkarımlar yapabildiğini vurguladı. Yapay zekanın sezgi, yeni fikirler oluşturma, sosyal zeka ve empati konusundaki mevcut sınırlarına da değinen Dönmez, “Sınıf ortamında bir öğretmenin görünmez sosyal hiyerarşiyi sezerek olası bir zorbalığı daha başlamadan önlemesi gibi karmaşık sosyal çıkarımları yapay zekanın henüzgerçekleştiremediğini” ifade etti. “Yapay zeka veri işleyebiliyor ama bağlamı kavrayamayabiliyor. Örüntü tanıyabiliyor ama örüntüye anlam yükleyemeyebiliyor. Sesi duyabiliyor ama sessizliği okuyamıyor.” diyen Dönmez, bazı iş kollarının ortadan kalkacağını ancak çok daha fazla yeni iş kolunun ortaya çıkacağını belirtti. İnsan zekasının derinliğine dikkat çeken Dönmez, Stanford Üniversitesi’nden Dr. Fei-Fei Li’nin “İnsan zekasıyla yapay zekanın kıyaslanması, benim için okyanusla okyanustaki bir dalganın kıyaslanması gibidir.” şeklindeki benzetmesini hatırlatarak insan beyninin eşsizliğine vurgu yaptı.
İş dünyası yapay zekaya hazır mı?
Türkiye’nin yapay zeka dönüşümünde en önemli paydaşlar olarak devletimizi, özel sektörü ve akademiyi gördüğünü ifade eden Dönmez, devlet, özel sektör ve akademinin bu konuda birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı. “Devletimiz üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Özel sektör de bu vizyona aynı hızda karşılık vermeli. Kurumlar sürekli gelişim kültürünü benimsemeli ve bu dönüşümü destekleyecek eğitim programları sunmalı.” diye konuştu. Kendi kurumlarında yapay zekayı aktif olarak kullandıklarını belirten Dönmez, “Binance Türkiye olarak özellikle kimlik tanıma ve tespit süreçlerinde ve dolandırıcılığın önlenmesi gibi alanlarda yapay zeka destekli sistemlerden aktif olarak faydalandıklarını ifade etti. Bu sistemlerin gelecekte blokzincir üzerindeki dijital kimliklerle entegrasyonunun, hem daha hızlı hem de güvenli bir kimlik doğrulama altyapısı sunacağına inanıyorum.” diyerek pratik bir uygulama örneği paylaştı.
Blokzincir yapay zekanın risklerini azaltıyor
Blokzincir ve yapay zekanın birbirini tamamlayan iki teknoloji olduğunu belirten Dönmez, “Bir elmanın iki yarısı gibi görüyorum. Hem teknolojik anlamda birbirini tamamlıyorlar hem de diğerinin sorunlarını kapatır nitelikte eşsiz özelliklere sahipler” dedi.
Yapay zekanın yüksek miktarda veriye ihtiyaç duyduğunu, blokzincirin ise bu veriyi sağlayabilecek önemli kanallardan biri olduğunu vurgulayan Dönmez, “Yapay zekayı o veriyle besleyebilecek en önemli kanallardan birinin yakın gelecekte blokzincir olacağını düşünüyorum. Yapay zeka ile yönetilen varlıkların finansal ya da gerçek dünya ile iletişiminde blokzincirin kullanılmasının kaçınılmaz olduğuna inandığını” söyledi.
Blokzincirin merkeziyetsizlik, değiştirilemezlik ve şeffaflık özelliklerinin, yapay zekanın mevcut merkezi ve opak yapısından kaynaklanan sorunları çözebileceğini belirten Dönmez, “Yapay zekanın daha güvenilir, daha etik, daha şeffaf bir yapıya kavuşması gerekiyor. Blokzincirin özellikleri tam da bu noktada yapay zekayı tamamlar nitelikte ve oldukça ümit verici bir potansiyel vadediyor” dedi.
20 trilyon dolarlık fırsat
Gerçek dünya varlıklarının tokenizasyonunun Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu vurgulayan Dönmez, şu çarpıcı rakamları paylaştı: “Bugün yaklaşık 20 milyar dolar olan gerçek dünya varlık tokenleştirmelerinin toplam pazar büyüklüğünün, 2034 yılına kadar 20 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. İnanılmaz bir potansiyel var. Altın, hisse senedi, gayrimenkul gibi aklınıza gelen her varlığın blokzincirde temsil edilebildiğini düşünün. Bu, Türkiye için eşsiz bir fırsat.”
Türkiye’nin kripto varlık adaptasyonunda dünyada ilk üçte yer aldığını belirten Dönmez, “4 sene önce yüzde 16 olan adaptasyon bugün neredeyse yüzde 50 seviyesinde. Kripto varlık sahiplik oranı yüzde 19-20 seviyelerinde ve bu da bizi dünyada ikinci sıraya koyuyor.” dedi. Kripto varlık sahipliğinin ötesinde, Türkiye’nin blokzincir teknolojilerinde tüketici konumundan üretici konumuna geçmeye başladığını da belirten Dönmez, “Özellikle 2024 başından itibaren gençlerimizin bu alanda önemli adımlar attığını, akıllı sözleşmeler yazdığını ve algoritmalar geliştirdiğini görüyoruz. Bu developer arkadaşlarımızın sayısının artması gerekiyor” diyerek gençlerin rolüne dikkat çekti.
Blokzincir teknolojisinin kripto varlıklardan çok daha geniş bir alanı kapsadığını vurgulayan Dönmez, “Kripto varlıklar bir dalga ise blokzincir okyanustur. Türkiye olarak kripto varlıklara büyükvilgi gösterdik ancak bununla sınırlı kalmayıp, asıl odak noktamızı büyük resimde blokzincir teknolojisine vermemizin ülkemiz açısından daha güzel sonuçlar doğuracağına inandığını” ifade etti.
Yapay zeka ile ilgili yasal düzenlemeler ve yeni fırsatlar
Düzenlemelerin gerekliliğine değinen Dönmez, “düzenlemelerin bir genel çerçeve ile sınırlı kalması ve inovasyonu sınırlayıcı nitelikte olmaması gerektiğinin bu sabah etkinliğin açılış konuşması sırasında bizzat Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz tarafından dile getirilmiş olmasının, devletimizin bu alandaki vizyonunu ortaya koyması bakımından oldukça anlamlı olduğunu” ifade etti.
Dönmez yasal düzenlemelerle birlikte sektörde yeni yetenekler ve pozisyonlar için fırsatlar oluşacağını ve özellikle gençlerin bu gelişmeleri takip etmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerini noktaladı.