“DİKKAT SANAT ESERİ ÇIKABİLİR!” Rıfat Baltaoğlu’nun Eserleri Swissôtel The Bosphorus’ta: Sanat ve Doğa Şehrin Kalbinde Buluşuyor!

“DİKKAT SANAT ESERİ ÇIKABİLİR!” Rıfat Baltaoğlu’nun Eserleri Swissôtel The Bosphorus’ta: Sanat ve Doğa Şehrin Kalbinde Buluşuyor!

İstanbul’un kalbinde, Boğaz’ın kıyısında uzanan Swissôtel The Bosphorus, bu yaz otel misafirleri ve sanatseverleri büyüleyici bir deneyime davet ediyor.

Uluslararası alanda tanınan çağdaş sanatçı Rıfat Baltaoğlu’nun heykel ve enstalasyon eserleri, otelin iç mekânlarında, bahçelerinde ve havuz başında sanatla doğayı iç içe geçirerek konuklarını bekliyor.

 

Sanat Otelin Her Köşesine Taşınıyor

 

Swissôtel’in giriş kapısında sizi Rıfat Baltaoğlu eserleri karşılıyor. “Dignity” Baltaoğlu bu eseri için “At figürü çağlar boyunca zarafeti, özgürlüğü, sadakati, tutkuyu aynı zamanda da gücü simgelemiştir. İşte “Dignity” tüm bunları dimdik durusu ve bir o kadar da zarafetiyle bir araya getiriyor”. diyor.

 

Lobide karşımıza çıkan “Kaktüs” ise görenleri büyülüyor. Sanatçı, “Bari” için “Kaktüs, sabır, dayanıklılık ve uyum yeteneğini simgeler. Zor koşullarda bile yaşamını sürdürür, içsel gücün ve hayata karşı inatçı bir sevginin temsilcisidir. Bari de sıradan bir kaktüsün değil, insanın içsel yolculuğunun metaforu, bunun sonucunda da renkli. Sertlik yerine yumuşaklığı, suskunluk yerine ifadeyi, korunma yerine paylaşımı seçmiş bir ruhun simgesi…”

 

Otelin her köşesinde karşınıza çıkan eserler yalnızca sergilenmekle kalmıyor; aynı zamanda Swissôtel’in mimari yapısıyla bütünleşerek zamansız bir anlatı oluşturuyor. Rıfat Baltaoğlu, bu projeyi şöyle tanımlıyor: “Her eserim bir yolculuk. Swissôtel’in içinde ve çevresinde bu yolculuğu yaşayan izleyici, kendi hikâyesini yazıyor.”

 

Şehir Hayatının Ortasında Sessiz Bir Diyalog…

 

Eserlerin sergilendiği alanlar ve her eserde yer alan QR kodu okuttuğunuzda karşınıza çıkan hikaye yalnızca görsel bir şölen sunmakla kalmıyor; aynı zamanda izleyiciye durma, düşünme ve hissetme alanı yaratıyor.

 

Bahçede yürürken karşınıza çıkan bir figür, kahvenizi yudumlarken gökyüzüne uzanan “Siena” yan masada oturan soyut bir yüz ya da gün batımında havuz kenarında kıpırtısız bekleyen bir gölge… Her biri, Baltaoğlu’nun izleyiciyle kurmak istediği sessiz diyaloğun bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.

Şurada paylaş:

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir