Çakmak Erdem Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Nejat Rustamov, kanser tedavisi sonrası meme onarımı hakkında merak edilenleri sizler için anlattı.
Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri artan farkındalık sayesinde artık erken evrede teşhis edilip, tedavi edilebiliyor. Bu nedenle hastaların kanser tedavisi sonrasında yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan işlemler giderek daha fazla önem kazanıyor. Kanser tedavisi sonrası yapılan meme onarımı işlemi de bunlardan biri. Meme onarımı sayesinde kanserin izlerini büyük ölçüde mümkün olduğunu söyleyen Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Nejat Rustamov, sözlerine şöyle devam etti: “Kadın vücudundaki görsel ve fiziksel açıdan en önemli organlardan biri olan memeler, aynı zamanda kadınların özgüvenini de etkiler. Memedeki kanserli hücrelerin uzaklaştırılması meme kanseri tedavisinde ilk amaç olmasına rağmen, kadınlarda tedavinin şeklinden çok, tedavi sonrası beden imajı daha fazla önem taşıyan bir konudur. Çünkü meme cinsellik, annelik, çekicilik gibi birçok anlam yüklenen bir organdır. Ameliyat ile memenin alınması sonrası her kadının psikolojisi büyük ölçüde etkilenir. Bu etkileri azaltmak için de meme onarımı sıkça başvurulan bir yöntemdir.”
Meme onarımı hangi yöntemlerle yapılır?
Op. Dr. Nejat Rustamov meme onarımında kullanılan yöntemler hakkında şunları söyledi: “Kanser tedavisi nedeni ile bir veya her iki göğüsüne lumpektomi ve mastektomi operasyonu yapılan hastanın meme implantları ve hastanın kendi dokularıyla yeniden meme oluşturulması işlemine meme rekonstrüksiyonu (onarımı) denir. Meme rekonstrüksiyon yöntemlerinin hangisinin daha iyi sonuç sağlayacağı pek çok etkene bağlı olmakla birlikte, hastanın psikolojisi, genel sağlık durumu, vücut yapısı, uygulanacak mastektominin çeşidi, hastalığın evresi, hastanın radyoterapi ve kemoterapi alma durumu hekimin önerisi ve tecrübesi gibi pek çok faktöre bağlı olabilir. Alınan memenin yeniden oluşturulması genel olarak iki şekilde yapılabilir. Bunlar; meme protezleri ve otojen (hastanın kendi dokusu ile) dokular ile meme dokusu oluşturulmasıdır. Hastaya silikonla veya kendi dokusu ile meme onarımının yapılabilmesi için belli kriterler gözetilir. Bu yöntemler hastalara anlatıldıktan sonra, hastayla beraber karar verilerek ameliyat planlaması yapılır. Memenin onarılacağı alandaki cilt dokusu ve kas dokusu yetersiz ise bu gibi durumlarda implantla(silikon protez) onarım yerine hastanın kendi dokusu tercih edilir.”
Meme onarımı ne zaman yapılır?
Rustamov, meme onarımının ne zaman ve kimler için uygun olabileceği sorusuna ise şöyle cevap verdi:“Hemen hemen bütün mastektomi hastalarında meme rekonstrüksiyonu için tıbben bir engel olmayıp, çoğu hasta mastektomi ile eş zamanlı olarak rekonstrüksiyon yapılması için uygundur. Ancak meme rekonstrüksiyonu için en iyi aday, kanserin mastektomi sayesinde tamamen ortadan kaybolduğu hastalardır. Beklemek için birçok sebep olabilir. Örneğin, bazı hastalar başka bir cerrahi istememektedir, bir kısmı kanser teşhisini kabul etmekte zorlanırken, meme rekonstrüksiyonu seçeneklerini düşünememektedirler. Bazı hastalara cerrahları tarafından beklemeleri tavsiye edilmiş olabilir; özellikle memenin hastanın kendi dokusu ile (flep transferi) rekonstrükte edildiği durumlarda olduğu gibi. Obezite, yüksek tansiyon ve sigara içimi gibi durumlarda da hastaların beklemeleri tavsiye edilebilir.”
Meme onarımı ameliyatı ne kadar sürer?
Meme onarımı ameliyatlarının birkaç seansta yapıldığını belirten Rustamov, süreç hakkında şu bilgileri verdi: “Rekonstrüksiyon sonrası iki taraflı simetriyi sağlamak için flep revizyonu, yağ enjeksiyonu, karşı taraf meme dokusunu dikleştirme, meme küçültme, silikon protez yerleştirilmesi gibi farklı ameliyatlara ihtiyaç olabilir. Rekonstrüksiyon sonrası normal duyu kazanılmaz, ancak zaman içinde bir miktar duyu gelebilir. Zaman geçtikçe ameliyatlarda çekilen ağrı ve sıkıntıların hepsi unutulur. Her gün yaralar daha da iyiye gider ve izler soluklaşır. Meme dokusunun varlığı, bu süreçten geçen hastaya bütünlük duygusuyla birlikte kanser olgusunun dışına çıkma mutluluğunu ve güvenini verir.”