Küresel gıda paradoksu: 2 milyar kişi gıdaya erişemiyor, 2 milyar obeziteyle yaşıyor

EKOTÜRK muhabiri Harun Erözbağ’ın özel haberine göre, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünya tarım ve gıda sistemlerinin 2050’ye uzanan seyrini mercek altına aldığı “The Future of Food and Agriculture – Drivers and Triggers for Transformation” başlıklı kapsamlı raporunu yayımladı. Rapor, mevcut eğilimlerin devamı halinde sürdürülebilirlik, gıda güvenliği ve sosyal adalet açısından ciddi risklerle karşı karşıya kalınacağına dikkat çekiyor.

Rapor, gıda sistemlerinin geleceğini belirleyen temel dinamikleri ortaya koyarken, dönüşüm için kritik müdahale alanlarını ve olası senaryoları veri destekli analizlerle ele alıyor.

“TARIM TOPRAKLARI BOZULUYOR, TATLI SU KAYNAKLARI TÜKENİYOR”

FAO, raporun ilk bölümünde tarım ve gıda sistemlerini şekillendiren 18 yapısal etkeni; sosyal, çevresel, teknolojik ve yönetişim başlıkları altında sınıflandırarak küresel tabloyu ortaya koydu. Nüfus artışı, hızlı şehirleşme, eğitimdeki eşitsizlik, sağlıklı beslenmeye erişim zorlukları, gelir adaletsizliği, toprak ve su kaynaklarının tükenmesi, iklim değişikliğinin etkileri ve artan enerji bağımlılığı gibi temel dinamiklerin, mevcut yapının sürdürülebilirliğini tehdit ettiği vurgulandı.

EKOTÜRK muhabiri Harun Erözbağ’ın özel haberine göre, Tarım topraklarının üçte birinin bozulmuş olması, tatlı su kaynaklarının %70’inin tarımsal üretimde kullanılması, dünya genelinde 3 milyar kişinin sağlıklı beslenmeye erişememesi ve tarımın küresel sera gazı emisyonlarının %30’unu oluşturması, sistemdeki kırılganlıkları gözler önüne seriyor.

“GIDADA İKİ UÇLU KRİZ: ERİŞİMSİZLİK VE AŞIRILIK”

Rapora göre 2022 itibarıyla dünyada yaklaşık 735 milyon insan kronik açlıkla mücadele ediyor. 2.3 milyar kişi ise gıdaya düzenli erişim sağlayamıyor. Aynı dönemde yaklaşık 2 milyar kişi obez ya da fazla kilolu.

Gıda israfı ise sistemin başka bir zayıf noktası olarak öne çıkıyor. Her yıl 1.3 milyar ton gıdanın çöpe gittiği belirtilirken, bu miktar dünya genelinde üretilen gıdanın yaklaşık %30’una denk geliyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu kayıpların büyük bölümü hasat sonrası ve lojistik kaynaklı olurken, gelişmiş ülkelerde israf daha çok tüketici düzeyinde yaşanıyor.

Çevresel etkiler bakımından değerlendirildiğinde, gıda sistemleri karbon emisyonları, su kıtlığı ve biyoçeşitlilik kaybı açısından en yüksek baskıyı oluşturan alanların başında geliyor. FAO’ya göre küresel ormansızlaşmanın %90’ı tarıma alan açma gerekçesiyle gerçekleşiyor.

“2050’YE UZANAN DÖRT OLASI GELECEK”

Raporda yer alan projeksiyonlara göre, politika tercihlerine bağlı olarak dört farklı gelecek senaryosu ortaya çıkıyor. “Olduğu Gibi Devam” senaryosunda açlık, yoksulluk ve çevresel yıkım derinleşiyor. “Verimlilik Odaklı” yaklaşımda üretim artarken, eşitsizlikler büyüyor. “Adalet Odaklı” model sosyal sorunları hafifletse de üretim kapasitesi sınırlı kalıyor. En ideal tablo ise “Dönüştürücü Yol” başlıklı senaryoda çiziliyor.

Bu senaryoya göre 2050 yılında açlık büyük ölçüde ortadan kalkıyor, sera gazı salımı %43 azalıyor, gıda israfı yarı yarıya düşüyor ve tarım sistemleri karbon nötr hale geliyor. Ayrıca ormansızlaşma neredeyse tamamen durduruluyor, biyoçeşitlilik korunuyor ve üretim yapısı daha adil bir zemine oturtuluyor.

https://www.ekoturk.com/haberler/kuresel-gida-paradoksu-2-milyar-kisi-gidaya-erisemiyor-2-milyar-obeziteyle-yasiyor/

Şurada paylaş:

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı Erişim