Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in duyurduğu sosyal konut seferberliği, konut krizine çözüm olacak mı? TÜGEM Bodrum Başkanı Sevil Ece Gümüş, konut arzını artırmaya yönelik bu hamlenin enflasyonla mücadelede önemli bir adım olduğunu belirtiyor ancak sürecin stratejik planlama, sürdürülebilir şehircilik ve bölgesel dinamikler göz önünde bulundurularak yürütülmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Peki, bu büyük konut hamlesi Türkiye’nin konut piyasasında yeni bir dönemin başlangıcı olabilir mi?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonla mücadelede kritik bir adım olarak konut arzının artırılacağını ve önümüzdeki yıllarda büyük çaplı bir sosyal konut seferberliği başlatılacağını açıkladı. Bakan Şimşek, kira fiyatlarının hızla artmasının temel nedenlerinden birinin arz yetersizliği olduğunu belirterek, devlet destekli konut projeleriyle vatandaşların konuta erişimini kolaylaştırmayı hedeflediklerini ifade etti.

Bakan Şimşek’in açıklamalarını değerlendiren TÜGEM Bodrum Başkanı Sevil Ece Gümüş, konut arzının artırılmasının enflasyonla mücadelede kilit bir çözüm olduğunu ancak bu sürecin stratejik planlama ve sürdürülebilir şehircilik ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

“KONUT ERİŞİMİ VE KİRA FİYATLARI, EKONOMİK DENGENİN ANA UNSURLARINDAN BİRİ HALİNE GELDİ”

Sevil Ece Gümüş, son yıllarda konut fiyatlarındaki ve kiralardaki hızlı artışın, halkın enflasyon karşısındaki en büyük şikayetlerinden biri haline geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Son dönemde kiralar ve konut fiyatlarındaki hızlı artış, Türkiye’deki ekonomik zorlukları derinleştiren en önemli unsurlardan biri haline gelmiştir. Halkın alım gücünün giderek azaldığı, hayat pahalılığının yükseldiği bir dönemde, konut arzının artırılması, enflasyonla mücadelede temel çözüm yollarından biridir. 2023 yılı itibarıyla enflasyon oranı %64,27 gibi yüksek bir seviyeye çıkmış, 2024 Ocak ayında ise %5,03 olarak açıklanarak iyileşme göstermiştir. Ancak bu oran hala toplumun geniş kesimlerini etkileyen bir seviyededir. Bu noktada, devletin özellikle sosyal konut projelerine ve kentsel dönüşüme yönelik atacağı adımlar, ekonomik dengeyi sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır.”

Gümüş, sosyal konut projelerinin sadece konut edinmeyi kolaylaştırmakla kalmayacağını, aynı zamanda piyasalarda arz-talep dengesinin sağlanmasına ve fiyatların kontrol altına alınmasına da yardımcı olacağını ifade etti.

“BODRUM GİBİ BÖLGELERDE KONUT KRİZİ DAHA DERİN YAŞANIYOR”

Özellikle Bodrum gibi cazibe merkezlerinde konut fiyatlarının ve kira bedellerinin hızla yükseldiğine dikkat çeken Sevil Ece Gümüş, bölgesel bazda ihtiyaç analizlerinin yapılması gerektiğini belirtti:

“Bodrum gibi bölgelerde konut arzındaki yetersizlik, kira fiyatlarını daha da yukarı çekiyor. Bu tür bölgelerde sosyal konut projelerinin kapsamlı bir şekilde ele alınması gerekiyor. Aksi takdirde, sadece büyük şehirlerde atılacak adımlar, sahil kentlerindeki konut krizine çözüm üretmekte yetersiz kalabilir. Bu noktada, bölgesel dinamiklerin göz önünde bulundurulması büyük önem taşıyor.”

“UZUN VADELİ PLANLAMA İLE KONUT SEKTÖRÜ DAHA SAĞLIKLI HALE GELECEK”

Gümüş, konut piyasasında yaşanan bu hareketliliğin sektördeki denetimleri ve düzenlemeleri artırarak daha sağlıklı bir yapının oluşmasına da katkı sağlayacağını belirtti. Devletin desteklediği sosyal konut projelerinin, vatandaşların yaşam maliyetlerini düşüreceğini ve ekonomik dengeleri uzun vadede daha sağlam bir zemine oturtacağını ifade etti.

“Sosyal konut projeleri, sadece kısa vadeli bir çözüm olarak görülmemeli. Doğru planlama ile bu süreç, uzun vadeli ekonomik istikrarın sağlanmasına da katkıda bulunacaktır. Konut arzını artırmaya yönelik çabalar, inşaat sektörünü canlandırırken, enflasyon üzerindeki baskıyı da azaltacaktır.”

“SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRCİLİK ÖN PLANDA OLMALI”

TÜGEM Bodrum Başkanı Sevil Ece Gümüş, sosyal konut projelerinin sadece ekonomik bir çözüm olarak değil, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik açısından da ele alınması gerektiğini vurguladı.

“Konut arzını artırmaya yönelik adımlar atılırken, sürdürülebilir şehircilik ilkeleri göz ardı edilmemeli. Enerji verimliliği yüksek, çevre dostu yapılar inşa edilerek, doğaya uyumlu ve uzun vadede maliyetleri düşük yaşam alanları oluşturulmalı. Ayrıca, yeni projeler sosyal donatı alanları, ulaşım olanakları ve altyapı yatırımları ile desteklenmelidir. Aksi takdirde, sadece daha fazla bina inşa etmek yerine, yeni sorunlar doğuran bir yapılaşma süreci ile karşı karşıya kalabiliriz.”

Gümüş, devletin konut sektörüne yönelik attığı bu adımların özel sektörle iş birliği içinde yürütülmesi gerektiğini ve uzun vadeli bir stratejiyle desteklenmesinin önemine dikkat çekerek sözlerini tamamladı.