Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı Engin Aksoy, 2024 yılı değerlendirmesi ve 2025 gündemini basın mensuplarıyla paylaştı
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Engin Aksoy, küresel ekonomik ve
siyasi gelişmelerin ticaret savaşlarını ve küresel tedarik zinciri kırılmalarını tetikleyeceğini belirterek, “Türkiye rekabetçiliğini artırarak, dönemin yaratacağı fırsatlardan yararlanabilir” dedi.
YASED olarak önümüzdeki dönemde rekabetçiliğin yanında küresel üretim ve ticaret akışlarına/trendlerine odaklanacaklarını vurgulayan Engin Aksoy, “Uluslararası yatırımlar için en önemli istikamet vericinin küresel tedarik zincirlerindeki yeni yapılanmalar olduğunu düşünüyoruz. ABD, AB ve Çin başta olmak üzere tüm ticaret ortaklarımızla uzun soluklu ve stratejik iş birlikleri gerçekleştirmemiz gereken bir döneme giriyoruz. Bu çerçevede, ekonomik programdan taviz vermeden bizi rekabetçi kılacak temel parametrelere ulaşmayı hızlandırmak durumundayız” diye konuştu.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Yönetim Kurulu Başkanı Engin Aksoy, küresel ekonomik ve siyasi gelişmelerin ticaret savaşlarını ve küresel tedarik zinciri kırılmalarını tetikleyeceğini belirterek, “Türkiye rekabetçiliğini artırarak dönemin yaratacağı fırsatlardan yararlanabilir” dedi.
Türkiye’nin 2024 Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (UDY) görünümünü, bu dönemde YASED’in gerçekleştirdiği faaliyetleri ve 2025 gündemini paylaşmak üzere Wyndham Grand İstanbul’da bir basın toplantısı düzenleyen YASED Başkanı Engin Aksoy, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Maliyette rekabetçi olmak elbette ki her zaman önem taşıyor ama rekabetçiliğimizi sadece maliyet avantajımız ile tanımlayacağımız dönemi zihinlerimizde kapatmamız gerekli. AB’nin bile raporlarında vurguladığı istikrar ve öngörülebilirlik kalkınmada, büyümede ve UDY çekmede hayati öneme sahip. Bu alandaki başarılı ülkelerin iyi yaptığı şey, yatırım ortamına yönelik mevzuat yaparken, sektörleri regüle ederken iş dünyası ile yakın istişare içinde hareket etmek. Yatırımcıya sürpriz yaşatmamak, düzenlemelerin hayata geçmesinde süre tanıyarak uyumlarını güçlendirmek ve kolaylaştırmak önemli.”
Dünya devletlerinin ticaret savaşları çerçevesinde gelişen korumacı yaklaşımlarının bir yansıması olarak çok güçlü teşvik mekanizmalarının hayata geçmesini beklediklerini vurgulayan Engin Aksoy, “Ekonomik programın başarıya ulaşma sürecinde bütçe imkanlarımız da güçlenirken rekabetçiliği güçlendiren bir vergi ve teşvik mevzuatı geliştirmemiz bu açıdan önem arz ediyor. Eşitlikçi, şeffaf ve odaklı bir teşvik sistemi ile ürünlerimizdeki teknoloji seviyemizi sürekli artırmak, yüksek katma değerli ürünlerle kalıcı rekabet üstünlüğü elde etmek verimliliğimizi sürekli artırmak durumundayız. Biz YASED olarak önümüzdeki dönemde rekabetçiliğin yanında küresel üretim ve ticaret akışlarına/trendlerine odaklanacağız. Uluslararası yatırımlar için en önemli istikamet vericinin küresel tedarik zincirlerindeki yeni yapılanmalar olduğunu düşünüyoruz. ABD, AB ve Çin başta olmak üzere tüm ticaret ortaklarımızla uzun soluklu ve stratejik iş birlikleri gerçekleştirmemiz gereken bir döneme giriyoruz. Bu çerçevede, ekonomik programdan taviz vermeden bizi rekabetçi kılacak temel parametrelere ulaşmayı hızlandırmak durumundayız” dedi.
ŞİRKETLER ILIMLI BİR BÜYÜME BEKLENTİSİ İÇİNDE
YASED’in 6 ayda bir gerçekleştirdiği ve üye şirketlerin CEO’larının katılımıyla düzenlenen PULSE Anketi’nin son verilerini de değerlendiren Engin Aksoy, şu bilgileri verdi: “Öncelikle, 2025 yılı için şirketlerimizin genel olarak ılımlı bir büyüme beklentisi içinde olduklarını görüyoruz. Döviz kurları ile ilgili kaygılar bir miktar azalsa da vergi yükü gibi konuların yatırımcıların gündemindeki ağırlığı artırıyor. Çoğu şirketimiz makroekonomik istikrarın sağlanması ve öngörülebilirliğin artması halinde yatırımcı güveninin artacağı ve Türkiye’ye 13,5 milyar dolarlık ek yatırım çekilebileceklerini ifade ediyorlar. Katılımcı şirketlerimizin %48’i önümüzdeki altı aylık dönemde büyümeye devam edeceklerini öngörüyor. Bu olumlu görüntü, ihracat gelirlerinden işgücü büyüklüğüne kadar birçok parametrede de kendini gösteriyor. 2025 yılında CEO’larımız Türkiye’nin küresel ekonomiden daha hızlı büyümeye devam etmesini bekliyor. Diğer yandan 2025 yılında 2024 yılına kıyasla Türkiye ekonomisi için biraz daha düşük büyüme oranları öngörülüyor. Ankete katılan şirketlerin CEO’larına, çeşitli firma dışı tehdit unsurlarının önümüzdeki 12 ay içinde Türkiye’deki faaliyetlerini nasıl etkileyeceği soruyoruz. Başlıca tehditler; katılımcıların %85’i tarafından belirtilen enflasyon ve %79’u tarafından belirtilen döviz kuru belirsizliği. Kayda değer bir değişim de idari ve vergi yüküne ilişkin endişelerin %50’den %60’a yükselmesi oldu. İdari ve vergi yüklerine ilişkin endişelerin %60 seviyesine ulaşması, bu alana temkinli yaklaşılması gerekliliğin ortaya koyuyor diyebiliriz.”
Yakın zamanda teşvik sisteminin güncellenmesi ile ilgili YOİKK çalışmasının tamamlanmasının beklendiğini de vurgulayan Engin Aksoy, şöyle devam etti: “Üyelerimiz için risk göstergeleri (%85), düzenleyici çerçeve (%80), pazar büyüklüğü (%73), vergi ve teşvikler (%70) ve maliyet (%66) Türkiye’deki yatırım cazibesini artıracak gelişim eksenleri olarak öne çıkmaya devam ediyor. Sonuçlar bize aynı zamanda, başta makroekonomik istikrar ve hukuki öngörülebilirliğin temini alanlarında gerçekleştirilecek reformların UDY için de gelişim ortamı sağlayacağını ve 2025 yılı için 13,5 milyar dolarlık yeni yatırım taahhüdünün alınabileceğini işaret ediyor. 2024’ün başındaki anketimizde öngörülen yatırım miktarı 18,6 milyar dolardı. Bugün bu değerin 13,5 milyar dolara gerilemesi Türkiye’nin cazibesindeki bir azalmadan ziyade küresel UDY iştahıyla da ilişkilendirilebilir. Nitekim ankette üyelerimizin yılın ikinci yarısında küresel portföylerinde Türkiye’nin ağırlığının %0,8 oranında artmasını beklediklerini görüyoruz. Bu bağlamda, küresel piyasa zorluklarına rağmen Türkiye’ye olan ilginin devam edeceği değerlendirilebilir.”
TEDARİKÇİLERE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DESTEKLERİ DEVAM EDİYOR
Son anket çalışmasında CEO’lara sürdürülebilirlikle ilgili yeni bir soru daha sorduklarını ifade eden Engin Aksoy, YASED üyelerinin, yerel tedarikçilerinin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşması için kritik destekler sunduklarını bir kez daha gördüklerini vurguladı. Aksoy, şirketlerin %98’inin standart belirleme, iyi uygulama örnekleri paylaşma ve projelerde iş birliği gibi farklı stratejilerle yerel ekosistemlerini geliştirdiklerini dile getirdi. Aksoy, “Yani, Türkiye’deki uluslararası şirketlerin %98’i farklı yöntemlerden en az birini uygulayarak yerel tedarikçilerinin sürdürülebilirliğini destekliyor diyebilirim. Bu veri, uluslararası yatırımcıların Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine olan katkısının da çarpıcı bir göstergesi” diye konuştu.
AB’DEKİ REKABETÇİLİK FIRSATLAR DOĞURUYOR
2024 yılının, seçimler nedeniyle geçiş dönemlerinin, siyasi istikrarsızlıkların yaşandığı, Rusya-Ukrayna savaşına Orta Doğu’da yaşanan üzücü çatışmaların eklendiği bir yıl olduğunu hatırlatan Engin Aksoy, 2025 gündemini de şöyle değerlendirdi: “Bu yıl, ABD’nin farklı ülkelere uygulayacağı tarifeler bizim ABD’de pazarındaki payımızı artırmamıza fırsat sağlarken, özellikle Çin’e gelecek tarifeler Çin’in alternatif pazarlara neden olabilir. Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kurumlar küresel ekonominin 2025 yılında %2,7-%3,3 aralığında önemli oranda büyümesini bekleseler de bahsettiğimiz nedenlerden dolayı bu rakamlar ülke ve bölgeler arasında önemli şekilde farklılaşabilir. ABD ekonomisi çok kuvvetli seyrederken, AB ve Çin ekonomilerini daha kırılgan olacakları bir dönem beklemekte.”
UDY çekmede, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı olan AB ile mevzuat uyumunun daha da güçlendirmesinin önemine de dikkat çeken YASED Başkanı Engin Aksoy, “AB, rekabetçiliğini artırmaya yönelik yeni bir atılıma girerken, Türkiye’nin de kendi sürecini başlatması, bunu da AB ile dirsek temasını koruyarak yapması önem taşıyor. AB özellikle, endüstriyel rekabetçiliği artırmak için inovasyona daha fazla kaynak ayırırken, fonlama mekanizmalarını da sadeleştiriyor. Bu gelişmelerin, Türkiye’den potansiyel yararlanıcılar için yeni fırsatlar yaratmasını öngörüyoruz. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin tedarik zincirlerinin dayanıklılığını artırmaya yönelik atacağı adımların, AB’nin en büyük ticaret ortaklarından biri olan Türkiye’nin ticaret hacminin ve aldığı yatırımların artmasını teşvik edici bir faktör olacağını düşünüyoruz. Bu anlamda ayrıca, AB ile Gümrük Birliği’nin de ötesine geçen daha zengin bir ticaret ve yatırım çerçevesi yaratma arayışında olan ülkemizin de AB’nin bu küresel gündemi doğrultusunda bir eylem planı oluşturmasını faydalı görüyoruz. Tek Pazara entegre olan Avrupa Ekonomik Alanı ülkeleri hariç tutulduğunda, Türkiye, AB ile mevzuat yakınsaması bakımından çok ciddi tecrübeye sahip yegâne ülke konumunda. Diğer yandan da Türkiye, en büyük ticaret ve yatırım ortağı olan AB’nin jeopolitik koşullar dolayısıyla evrilen sanayi, ticaret ve yatırım politikalarından en fazla etkilenme potansiyeline sahip ülkeler arasında yer alıyor” dedi.
YASED Başkanı Engin Aksoy, ekonomik ve siyasal gelişmelerin ışığında küresel düzeydeki ve Türkiye’deki UDY hareketleri konusunda da şu bilgileri verdi: “İlk tahminlere göre 2024 yılında küresel UDY akımlarının toplamda 1,38 trilyon dolar düzeyinde gerçekleştiği belirtilmekte. Türkiye’deki 11 aylık rakamlara baktığımızda geçen yıl ile aynı düzeyde bir UDY akışı olduğunu görüyoruz: 9,6 milyar dolar. Yılı da tahminen 11 milyar dolar düzeyinde kapatacağız. Küresel UDY piyasasından yüzde 1,5 pay alma hedefimizin bugünün şartlarında yaklaşık 20 milyar dolara karşılık geldiğini unutmamamız lazım. Tüm dünyada yeşil dönüşümle ilgili yenilenebilir enerji yatırımlarında önemli bir artış gözlemlenirken ülkemize gelen UDY kompozisyonunu geleneksel yapısını koruyor. UDY çekme konusundaki rekabetçilik düzeyimize baktığımızda da ısrarla ifade ettiğimiz iki hususun belirleyici olmaya devam ettiğini görüyoruz. İstikrar ve öngörülebilirlik. Dünyada UDY çekme konusunda rekabet hızla artıyor. YASED olarak üyelerimizle gerçekleştirdiğimiz Türkiye’nin düzenleyici performansını ve risk göstergelerini iyileştirmesi, daha öngörülebilir bir yatırım ortamı oluşturması durumunda, yıllık UDY girişlerine dair umut verici büyüklükleri işaret ediyor. Daha iyi bir düzenleyici çerçeve, daha fazla yatırım çekmenin olmazsa olmazı.”
YASED AKADEMİ İLE GENÇLERE DESTEK
İnsan sermayesinin geliştirilmesinin YASED için her zaman en önemli önceliklerin başında geldiğini vurgulayan Engin Aksoy, Türkiye’nin dünyanın önde gelen ekonomileri arasında yer almasında rol oynayacak en önemli kaynağın insan gücü olduğunu dile getirdi. Engin Aksoy, “Bu gerçekten hareketle 2021 yılından bu yana, genç yeteneklerin gelişimine katkı sağlamak amacıyla üniversitelerimizin 2, 3 ve 4. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak “’YASED Akademi’ programını başarıyla yürütüyoruz. Türkiye’deki tüm üniversiteleri kapsayan ve en uzak coğrafyadaki genç arkadaşlarımıza da erişim şansı vermek için çevrimiçi olarak gerçekleştirdiğimiz programımızın bu yılki ayağını da başlattık” dedi. Engin Aksoy, “Gençlerimizi, şirketlerinin küresel ve yerel stratejilerine yön veren CEO’larımız ve üst düzey yöneticileri ile de bir araya getirmek üzere birçok fiziki ve çevrimiçi program da uygulayacağız. Halihazırda 40’tan fazla üst düzey temsilcimiz ve 1000’e yakın öğrencimiz YASED akademi programımıza dahil olmuş durumda” diye konuştu.
Engin Aksoy, gençlerin mesleki eğitimin işgücü piyasasının ihtiyaçlarıyla uyumlu bir şekilde güçlendirilmesi konusunda da YOİKK kapsamında, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi başkanlığında kurulan Mesleki Eğitim ve İstihdam (MEİS) Çalışma Grubu’nun faaliyetlerine katkı sağladıklarını sözlerine ekledi.