Dünya Bankasının önemli bölgesel projelerinden birisi olan FOLUR (Gıda Sistemleri, Arazi kullanımı ve Restorasyon) Etki Programının ‘Sürdürülebilir Mısır ve Buğday: Dayanıklılık İçin Yeniliklerin Ölçeklenmesi’ konferansı, İstanbul’da gerçekleşti. Barilla Türkiye, Dünya Bankası liderliğinde, Küresel Çevre Fonu tarafından finanse edilen ve Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte, 25 yıldır farklı bölgelerde uyguladığı sözleşmeli ve sürdürülebilir tarım modelini ve bu modelin sonuçlarını katılımcılarla paylaştı.
Küresel ölçekte artan gıda talebi, yanlış yönlendirilen tarım uygulamaları ve iklim değişikliği, tahıl üretiminin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Uzmanlar, uzun vadede talebi karşılayabilecek verimli ve sürdürülebilir bir gıda sistemi için entegre arazi ve bitki yönetim sistemlerine hızlı bir geçiş yapılması gerektiğini vurguluyor.
Dünya Bankası liderliğinde ve Küresel Çevre Fonu tarafından finanse edilen Gıda Sistemleri, Arazi Kullanımı ve Restorasyon (FOLUR) Etki Programı kapsamında düzenlenen “Sürdürülebilir Mısır ve Buğday: Dayanıklılık İçin Yeniliklerin Ölçeklenmesi” konferansı, Türkiye ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşti. Dört gün süren uluslararası etkinlikte, birçok ülkeden çiftçiler, araştırmacılar, kamu yöneticileri ve özel sektör temsilcileri bir araya geldi.
Barilla Tedarik Zinciri Direktörü Murat Bozkurt’un konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte, şirketin Türkiye’de yaklaşık 25 yıldır uyguladığı sözleşmeli ve sürdürülebilir tarım modelinin detayları katılımcılarla paylaşıldı. Barilla’nın makarnalık buğdayın üretiminden tüketimine kadar tüm süreçlerde sürdürülebilirlik ilkelerini benimsediğini vurgulayan Bozkurt, verimliliği artıran ve çevresel etkileri en aza indiren uygulamaları anlattı.
TARIMSAL VERİMLİLİK YÜZDE 13 ARTTI
Barilla’nın yenilikçi bir platform aracılığıyla uydu verileri ve toprak analizlerini kullanarak çiftçilere rehberlik ettiğini belirten Murat Bozkurt, “Hayata geçirdiğimiz sistem, tarımsal verimliliği artırırken kaynak kullanımını da optimize ediyor. 25 yıl önce başlattığımız sözleşmeli tarım modeli sayesinde çiftçilerle daha yakın iş birliği kuruyoruz. Yaklaşık 15 yıl önce de sürdürülebilir tarım projemizi buna ekledik. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Şanlıurfa ve Mardin, İç Anadolu Bölgesi’nde Konya, Trakya’da Tekirdağ ve Kırklareli merkezli olarak, ilgili bölgelerin akademik kuruluşlarının iş birliği ve danışmanlığında, küçük çiftçilere yönelik eğitimden maddi desteğe kadar geniş kapsamlı bir programla makarnalık durum buğdayı üretimi gerçekleştirdik. Oluşturduğumuz bu entegre model sayesinde tarımsal verimliliği yüzde 13 oranında artırırken, karbon emisyonunu yüzde 30’a yaklaşan oranlarda azalttık” dedi.
HAYVAN REFAHINI DESTEKLİYOR
Türkiye’deki makarnalık buğday üretiminde karbon ayak izini azaltan çevre dostu yöntemlere öncelik verdiklerini belirten Bozkurt, tüm Barilla Grubu’nun prensipleri doğrultusunda sorumlu tedarikçilerden sorumlu üretimle yetiştirilen hammaddeler kullanmaya özen gösterdiklerinin altını çizerek şöyle devam etti: “Diğer yandan hayvan refahı konusunda da öncü adımlar atmaya çalıştık. Ürettiğimiz yumurtalı makarnalarımızın yumurta ihtiyacını kafessiz ortamda serbest gezen tavuklardan karşılayarak, bu kategorideki dönüşümün tetikleyicilerinden birisi olduk. Akademik iş birlikleriyle çiftçilerimizi modern sulama teknikleri ve doğru gübre kullanımı konusunda bilinçlendirerek, toprak ve su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlıyoruz” açıklamasını yaptı.
“ÇİFTÇİLER TOPLUMUN GELECEĞİ”
Sunumunda Türkiye’de çiftçilerin yaş ortalamasının 50’nin üzerinde olduğuna dikkat çeken Murat Bozkurt şöyle konuştu: “Çiftçiler, sürdürülebilir bir toplumun olmazsa olmaz bir parçasını oluşturuyor. Ancak genç nesiller, köylerde kalmak yerine modern yaşamın geniş olanaklarından yararlanmak amacıyla şehir yaşamını tercih ediyor. Toprak ve tarımla uğraşan nüfus hızla azalıyor. Ülkemizde çiftçilerin yaş ortalaması 50’nin üzerinde. Bu trendi tersine çevirerek genç nüfusu tarıma dahil edebilmemiz için, üreticileri bir taraftan ekonomik desteklerle teşvik ederken diğer taraftan yerelde sosyal ve kültürel yaşamın geliştirilmesini sağlayacak çalışmaların hayata geçirilmesi gerekir. Yereldeki sürdürülebilirliğin bu şekilde desteklenmesi ve sürdürülebilir tarım politikalarının benimsenmesi, hepimizin geleceği açısından yaşamsal önem taşımaktadır. Barilla Türkiye olarak, çiftçilerimizle kurduğumuz güçlü iş birliği sayesinde hem tarım sektörünün geleceğine hem de toplumsal kalkınmaya katkıda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu alandaki çalışmalarımızı aralıksız sürdüreceğiz.”